Karışık şiirler
1 sayfadaki 1 sayfası
Karışık şiirler
A Benim Kardaşlarım
Dostum yok ya dostum, düşman arama!
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Melhem diye tuz ekerler yarama
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Menfaat, çıkar olunca şu konu
Kimi kep'i attı kimi şifonu
Ali Cengiz olur oynar oyunu
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Dursun desen de duramaz yerinde
Kırk tilki var her birinin cebinde
Hesap günü gelir çatar birinde
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Huri melek sandığım masum yüzler
Kimi kuyum kazar, kimisi düzler
Ayışığı kadar kâr etmez hiç sözler
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Böbürlenme Çağlari beş kardeşinle
Ne desen boş, ne desen boş nafile
Sağlığında tükürürler leşine
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Eklenme Tarihi: 07.10.2001
Muammer Çalar (Aşık Çağlari)
B Ve ? Harfleri
büyümeye başladığım günün doğduğum gün olduğunu sanırdım
oysa seni gördüğüm günmüş
olgunlaşmaya başladığım günde seni tanıdığım
ve ölmeye başladığım günse beni reddeddiğin günmüş
hep takıldığımız o okul kafeteryasında
boş vakitlerini daha da boş hâle getirmeye çalışan
boşluktaki hayatlarını boşlukla dolduran öğrenciler arasında
bir boşluğa bakarken seçmişdi gözlerim gözlerini
acıyı bilmiyordum seni tanımadan önce
yani aşkı tanımlamadan önce
seni kattığım ve bugün lanet ettiğim ilk şiiri yazmadan önce
insanoğlunun bildiği evrende eşi olmayan gözlerine kanmadan önce
ilkokulda zoraki düzene ayak uydurmaya çalışırken öğrendiğim
ve daha sonraki yıllarda öğreneceğim birçok saçma bilginin temeli olacak alfabenin yirmidokuz sıradan harfinden ikisiydi sadece baş harfleri adlarımızın
ne zaman ki evimin önündeki mahallenin tek kavak ağacının yıllanmış gövdesine bir şiir ahenkinde kazımadan önce
b ve ? harfleri
büyümeye başladığım günün doğduğum gün olduğunu sanırdım
oysa seni gördüğüm günmüş
olgunlaşmaya başladığım günde seni tanıdığım
ve ölmeye başladığım günse beni reddeddiğin günmüş...
Kıbrıs - 12.12.2006
Eklenme Tarihi: 14.12.2006
Barış Çavlan
Cadde
bir caddenin adı ölüm olsun
uyandırır mı bu sizi yolculuğunuzu beklerken
şantajcıları birikmiş kahve köşelerinde
kıpırdatmaz güvensizliğini bir tanesi
kurşun eziktir, örümcek işini bitirmiştir
dolgusu toplam bir düzinedir belki fazla
gizini çözmek için yalnızlığını verir biri
haykırışı sıradan, çaresiz
bir caddenin adı korku olsun
satılmış pompacıları, kuytularında uyumayan
karanlığı hortlak, aydınlığı cesaret torbası
her an bitebilir de, uçurumun kenarındadır
belki bu bir kampanyadır, tükenişin
varlığı tertemiz, sonuncusu gedik desenli
parçalanmış bir tasarımıdır yerde duran
alacalı siren sesidir aslında caddeyi korkutan
Eklenme Tarihi: 14.11.2001
Volkan Altay
G e c e
Ben gecenin en çok,
adını seviyorum.
Bir kere asildir gece...
Sonra karanlıktır.
Yüzlerdeki sahte tebessümler,
Yalan gülücükler,
Anlarsınız ya.
Sonra nefes alır çiçekler.
Arka odada bir ayin vardır,
Bense bir yangını doya doya yaşıyorumdur bu gece.
Elimde bir mücevher kutusu tutuyorumdur...
Mücevher kutusundaki afyon ruhunu,
şöminede yanan son fahişenin nefesi karışır
Ateşe gizli düşen silüete.
Süre baygın,
Kaygı sarhoş,
giz gözlerimde sarhoş.
Bebek kucağımda
ve
a
y
r
ı
n
t
ı
ayrıntı sırtıma geçirdiğim bin yıllık paltoda,
ayrıntı usul usul hayatı adımlayan saçlarımda.
ayrıntı ne kadar yağlasan da yine gıcırdayan kapıda.
Kapıyı açık unuttum,
Bir avuç su kadar masumsun oysa.
Zamanı yakabilir misin suyla?
Yap o zaman! Hadi ne duruyorsun!
Umutsuzluğu demin çöpe attım.
Biten şarap şişesiyle.
Gözlerimi mücevher kutusuna koydum.
Yatağıma girdim, mezara gömülen ceset gibi.
Geç kalıcağım dünden belliydi Ağustos`a.
Geceyi seviyorum dost!
Ben,
Gecenin
En Çok
Adını Seviyorum.!!
Eklenme Tarihi: 23.05.2002
Ömer Kutlu
Galata Köprüsü
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, sıya sıya;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz cimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Sıp diye geçer Köprü'nün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Eklenme Tarihi: 27.09.1999
Orhan Veli Kanık
K a l e m
Kalem sana kurban olam kõle olam
Anam oldun, babam oldun, eş oldun
Seni yapan ustalara kul olam
Dertlerime ortak, yüreğime taş kalem
Senden başka sadık dostu bulamam
Bir gün bile senden ayrı kalamam
Herşeysiz olurum, sensiz olamam
Gözümün seline yaş oldun kalem
Seni çöpe atan eller sürünsün
Zalim dostlarımdan sen çok üstünsün
Seveceğim ölünceye dostumsun
Bütün insanlığa baş oldun kalem
Kalem sana ağaç olam uç olam
Yazdığına cümle olam hece olam
Sen gündüz ol, ben de sana gece olam
Arkadaşım, dostum oldun eş kalem
Seninle ağladım seninle güldüm
Hüzünlü günümde yanımda buldum
Yaralı hayatta seninle oldum
Yaşamım boyunca, gözüm yaş kalem
Seninle dertleştim, seninle ağladım
Yazıp ellerimle bağrım dağladım
Senden bir vefalı dost bulamadım
Gece hayalime düş oldun kalem
Sen olmasan beni kimse anlamaz
Bence, senden üstün varlık olamaz
Çok insanlar değerini anlamaz
İçim açtın yüreğimde kuş kalem
Dertlerimi tane tane yazdın sen
Gözyaşımı boncuk gibi dizdin sen
Suç işledim ceza verdin kızdın sen
Ağzım oldun dilim oldun diş kalem
Eşe dosta selamlarım ilettin
Kitap yazdın yaprakları dal ettin
Abidin’im gözyaşlarim sel ettin
Yazim oldun bahar oldun kiş kalem
Danimarka
Eklenme Tarihi: 12.04.2003
Abidin Çelik
Rübai IV
Geçmiş günü beyhude yere yad etme
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Eklenme Tarihi: 05.01.2000
Ömer Hayyam
Vah Anadolum Vah
Borçka ve Şavşat'tan Yusufeli'ne
Sonra ver elini Pülümür'e, Köyceğiz'e...
Tanrılar, Tanrıçalar diyarı
Baştanbaşa Anadolu;
Nergis gibi boynu bükük,
Nar gibi bütün...
Şarap gibi hülyalı
Herkül gibi erkek,
Venüs gibi kadın olan Anadolu!
Borçka'dan Şavşat'a
Şöyle bir salındım:
Karadeniz'in mavisinde,
Yeşil yeşil esen
Meltemleri arasında,
Dağdaki çamın çiçeklerinden
Kaymakamın bahçesindeki
Bülbüller, kanaryalar arasında
Ve baharın karlı dağlarında;
Gelinciklerden kiraz ağacına dek
Şöyle bir salındım.
Pülümür'ün dağlarında, eteklerinde
Çiçeklerinin doyum olmaz cümbüşünde
Bektaşi babanın sofrasında; dostlarla
Şöyle bir salındım.
Tanrıyla birlikteliği yaşadım,
Anadolu'nun güzelliğinde.
Sonra... Köyceğiz'de babamın bahçesinde
Bülbüllerle konuştum;
Kırmızı güle, limonun çiçeğine;
Âşık oldum gölüne, dağına, tepesine,
Vuruldum Akdeniz'in mavisine.
İşte, tam bugünlerin birinde:
******'ü anlattığını sanan
Televizyon gülü bir bilimsel kişi,
Eğitilmiş olan cahil;
Döktürüyordu incilerini...
Dikkat edin, diyordu: ******
Ne yaptıysa uygun taymlarda yapmıştır.
Uygun zamanlarda bile diyemiyordu
Eğitilmiş olan bilimsel cahil.
Uygun zamanı bekleseydi ******;
Kemal'in peşine takılmasaydı halk:
Vah Anadolum vah!
Haberi yoktu onun
Kurtuluştan, devrimlerden
Tören ******çüsü bile değildi;
Ama bilimsel adam olduğuna göre
Konuşabilirdi; yutanlar oldukça!
Haberi var mıydı?
Borçka'dan, Şavşat'tan,
Ya Yusufeli'nin kirazından,
Pülümür'ün Bektaşi babasından,
Köyceğiz'in günnük ağacından;
Anadolu'nun daha nice
Dağlarından, bayırlarından,
Tanrılarından, Tanrıçalarından, halkından;
En önemlisi güzelim Türkçesinden?
Bilimsel konuşmak başka şey canım;
Benimkisi cahillik işte...
Sonuçta ben Köyceğizliyim;
Köyden de küçük.
Af ola!
Şavşat Ve Köyceğiz - Haziran 1971
Eklenme Tarihi: 16.01.2007
Erkan Yukarıoğlu
Haber Var Mı?
Kırıldı kanadım hiç gidemedim,
Gidemedim yıllar yılı sılama.
Siz uçun da gidin bari turnalar,
Selamlar götürün benden o yara.
O yar halâ beni hatırlar mı
Yüreği çarpar mı her andığında?
Bana yolladığı selamı var mı?
Alın da getirin hemen turnalar.
Var mı arayanım, soranım var mı,
Hatırlayan oldu mu hiç turnalar?
Söyleyin, söyleyin bir haber var mı?
Öğrenin de dönün gelin turnalar.
Erenköy/İstanbul
Eklenme Tarihi: 06.02.2006
Fikret Dündar
Dostum yok ya dostum, düşman arama!
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Melhem diye tuz ekerler yarama
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Menfaat, çıkar olunca şu konu
Kimi kep'i attı kimi şifonu
Ali Cengiz olur oynar oyunu
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Dursun desen de duramaz yerinde
Kırk tilki var her birinin cebinde
Hesap günü gelir çatar birinde
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Huri melek sandığım masum yüzler
Kimi kuyum kazar, kimisi düzler
Ayışığı kadar kâr etmez hiç sözler
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Böbürlenme Çağlari beş kardeşinle
Ne desen boş, ne desen boş nafile
Sağlığında tükürürler leşine
Sağolası kardaşlarım var ya benim...
Eklenme Tarihi: 07.10.2001
Muammer Çalar (Aşık Çağlari)
B Ve ? Harfleri
büyümeye başladığım günün doğduğum gün olduğunu sanırdım
oysa seni gördüğüm günmüş
olgunlaşmaya başladığım günde seni tanıdığım
ve ölmeye başladığım günse beni reddeddiğin günmüş
hep takıldığımız o okul kafeteryasında
boş vakitlerini daha da boş hâle getirmeye çalışan
boşluktaki hayatlarını boşlukla dolduran öğrenciler arasında
bir boşluğa bakarken seçmişdi gözlerim gözlerini
acıyı bilmiyordum seni tanımadan önce
yani aşkı tanımlamadan önce
seni kattığım ve bugün lanet ettiğim ilk şiiri yazmadan önce
insanoğlunun bildiği evrende eşi olmayan gözlerine kanmadan önce
ilkokulda zoraki düzene ayak uydurmaya çalışırken öğrendiğim
ve daha sonraki yıllarda öğreneceğim birçok saçma bilginin temeli olacak alfabenin yirmidokuz sıradan harfinden ikisiydi sadece baş harfleri adlarımızın
ne zaman ki evimin önündeki mahallenin tek kavak ağacının yıllanmış gövdesine bir şiir ahenkinde kazımadan önce
b ve ? harfleri
büyümeye başladığım günün doğduğum gün olduğunu sanırdım
oysa seni gördüğüm günmüş
olgunlaşmaya başladığım günde seni tanıdığım
ve ölmeye başladığım günse beni reddeddiğin günmüş...
Kıbrıs - 12.12.2006
Eklenme Tarihi: 14.12.2006
Barış Çavlan
Cadde
bir caddenin adı ölüm olsun
uyandırır mı bu sizi yolculuğunuzu beklerken
şantajcıları birikmiş kahve köşelerinde
kıpırdatmaz güvensizliğini bir tanesi
kurşun eziktir, örümcek işini bitirmiştir
dolgusu toplam bir düzinedir belki fazla
gizini çözmek için yalnızlığını verir biri
haykırışı sıradan, çaresiz
bir caddenin adı korku olsun
satılmış pompacıları, kuytularında uyumayan
karanlığı hortlak, aydınlığı cesaret torbası
her an bitebilir de, uçurumun kenarındadır
belki bu bir kampanyadır, tükenişin
varlığı tertemiz, sonuncusu gedik desenli
parçalanmış bir tasarımıdır yerde duran
alacalı siren sesidir aslında caddeyi korkutan
Eklenme Tarihi: 14.11.2001
Volkan Altay
G e c e
Ben gecenin en çok,
adını seviyorum.
Bir kere asildir gece...
Sonra karanlıktır.
Yüzlerdeki sahte tebessümler,
Yalan gülücükler,
Anlarsınız ya.
Sonra nefes alır çiçekler.
Arka odada bir ayin vardır,
Bense bir yangını doya doya yaşıyorumdur bu gece.
Elimde bir mücevher kutusu tutuyorumdur...
Mücevher kutusundaki afyon ruhunu,
şöminede yanan son fahişenin nefesi karışır
Ateşe gizli düşen silüete.
Süre baygın,
Kaygı sarhoş,
giz gözlerimde sarhoş.
Bebek kucağımda
ve
a
y
r
ı
n
t
ı
ayrıntı sırtıma geçirdiğim bin yıllık paltoda,
ayrıntı usul usul hayatı adımlayan saçlarımda.
ayrıntı ne kadar yağlasan da yine gıcırdayan kapıda.
Kapıyı açık unuttum,
Bir avuç su kadar masumsun oysa.
Zamanı yakabilir misin suyla?
Yap o zaman! Hadi ne duruyorsun!
Umutsuzluğu demin çöpe attım.
Biten şarap şişesiyle.
Gözlerimi mücevher kutusuna koydum.
Yatağıma girdim, mezara gömülen ceset gibi.
Geç kalıcağım dünden belliydi Ağustos`a.
Geceyi seviyorum dost!
Ben,
Gecenin
En Çok
Adını Seviyorum.!!
Eklenme Tarihi: 23.05.2002
Ömer Kutlu
Galata Köprüsü
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, sıya sıya;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz cimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Sıp diye geçer Köprü'nün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Eklenme Tarihi: 27.09.1999
Orhan Veli Kanık
K a l e m
Kalem sana kurban olam kõle olam
Anam oldun, babam oldun, eş oldun
Seni yapan ustalara kul olam
Dertlerime ortak, yüreğime taş kalem
Senden başka sadık dostu bulamam
Bir gün bile senden ayrı kalamam
Herşeysiz olurum, sensiz olamam
Gözümün seline yaş oldun kalem
Seni çöpe atan eller sürünsün
Zalim dostlarımdan sen çok üstünsün
Seveceğim ölünceye dostumsun
Bütün insanlığa baş oldun kalem
Kalem sana ağaç olam uç olam
Yazdığına cümle olam hece olam
Sen gündüz ol, ben de sana gece olam
Arkadaşım, dostum oldun eş kalem
Seninle ağladım seninle güldüm
Hüzünlü günümde yanımda buldum
Yaralı hayatta seninle oldum
Yaşamım boyunca, gözüm yaş kalem
Seninle dertleştim, seninle ağladım
Yazıp ellerimle bağrım dağladım
Senden bir vefalı dost bulamadım
Gece hayalime düş oldun kalem
Sen olmasan beni kimse anlamaz
Bence, senden üstün varlık olamaz
Çok insanlar değerini anlamaz
İçim açtın yüreğimde kuş kalem
Dertlerimi tane tane yazdın sen
Gözyaşımı boncuk gibi dizdin sen
Suç işledim ceza verdin kızdın sen
Ağzım oldun dilim oldun diş kalem
Eşe dosta selamlarım ilettin
Kitap yazdın yaprakları dal ettin
Abidin’im gözyaşlarim sel ettin
Yazim oldun bahar oldun kiş kalem
Danimarka
Eklenme Tarihi: 12.04.2003
Abidin Çelik
Rübai IV
Geçmiş günü beyhude yere yad etme
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Eklenme Tarihi: 05.01.2000
Ömer Hayyam
Vah Anadolum Vah
Borçka ve Şavşat'tan Yusufeli'ne
Sonra ver elini Pülümür'e, Köyceğiz'e...
Tanrılar, Tanrıçalar diyarı
Baştanbaşa Anadolu;
Nergis gibi boynu bükük,
Nar gibi bütün...
Şarap gibi hülyalı
Herkül gibi erkek,
Venüs gibi kadın olan Anadolu!
Borçka'dan Şavşat'a
Şöyle bir salındım:
Karadeniz'in mavisinde,
Yeşil yeşil esen
Meltemleri arasında,
Dağdaki çamın çiçeklerinden
Kaymakamın bahçesindeki
Bülbüller, kanaryalar arasında
Ve baharın karlı dağlarında;
Gelinciklerden kiraz ağacına dek
Şöyle bir salındım.
Pülümür'ün dağlarında, eteklerinde
Çiçeklerinin doyum olmaz cümbüşünde
Bektaşi babanın sofrasında; dostlarla
Şöyle bir salındım.
Tanrıyla birlikteliği yaşadım,
Anadolu'nun güzelliğinde.
Sonra... Köyceğiz'de babamın bahçesinde
Bülbüllerle konuştum;
Kırmızı güle, limonun çiçeğine;
Âşık oldum gölüne, dağına, tepesine,
Vuruldum Akdeniz'in mavisine.
İşte, tam bugünlerin birinde:
******'ü anlattığını sanan
Televizyon gülü bir bilimsel kişi,
Eğitilmiş olan cahil;
Döktürüyordu incilerini...
Dikkat edin, diyordu: ******
Ne yaptıysa uygun taymlarda yapmıştır.
Uygun zamanlarda bile diyemiyordu
Eğitilmiş olan bilimsel cahil.
Uygun zamanı bekleseydi ******;
Kemal'in peşine takılmasaydı halk:
Vah Anadolum vah!
Haberi yoktu onun
Kurtuluştan, devrimlerden
Tören ******çüsü bile değildi;
Ama bilimsel adam olduğuna göre
Konuşabilirdi; yutanlar oldukça!
Haberi var mıydı?
Borçka'dan, Şavşat'tan,
Ya Yusufeli'nin kirazından,
Pülümür'ün Bektaşi babasından,
Köyceğiz'in günnük ağacından;
Anadolu'nun daha nice
Dağlarından, bayırlarından,
Tanrılarından, Tanrıçalarından, halkından;
En önemlisi güzelim Türkçesinden?
Bilimsel konuşmak başka şey canım;
Benimkisi cahillik işte...
Sonuçta ben Köyceğizliyim;
Köyden de küçük.
Af ola!
Şavşat Ve Köyceğiz - Haziran 1971
Eklenme Tarihi: 16.01.2007
Erkan Yukarıoğlu
Haber Var Mı?
Kırıldı kanadım hiç gidemedim,
Gidemedim yıllar yılı sılama.
Siz uçun da gidin bari turnalar,
Selamlar götürün benden o yara.
O yar halâ beni hatırlar mı
Yüreği çarpar mı her andığında?
Bana yolladığı selamı var mı?
Alın da getirin hemen turnalar.
Var mı arayanım, soranım var mı,
Hatırlayan oldu mu hiç turnalar?
Söyleyin, söyleyin bir haber var mı?
Öğrenin de dönün gelin turnalar.
Erenköy/İstanbul
Eklenme Tarihi: 06.02.2006
Fikret Dündar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz